Tanpınar’ın romanlarını veya kuramsal metinlerini okuyanlar, kendi simgelerini yaratan ve onları tutarlı şekilde kullanan bir yazarla karşılaşırlar. Bunların birçoğu gündelik sözcüklerdir. Tanpınar, kendi mitolojisini yansıtan bu sözlüğü yaratmak için, önce belirli işaretlerin anlam ve biçimlerini boşaltıp, sonra kendi metafiziği ile uyumlu şekilde yeniden içlerini doldurur. Böylece bazı basit işaretler simgelere dönüşür. Böyle bir sözlüğün parçaları birleştiğinde, şahsî bir masalın kenar çizgileri ortaya çıkar. Bu simgeler buluştuğunda, bir yazarın, düşünürün mizacı görünür olur.Özgür Taburoğlu, sadece Tanpınar’ın metinlerini okuyarak, onun yapıtını karartan yorum kalabalığından kurtarmaya çalışıyor. Bu sayede, alışkanlıkla içerisine çekildiği bir yorum dairesi dışarısına çıkarıyor. Beraber anlaşıldığı fikirleri, şahsiyetleri, ideolojileri, biyografileri, kendisine atfedilen düşkünlükleri bir kenara bırakarak, doğrudan yapıtının sunduğu düşünce ve duygulara, mana ve biçimlere dikkatini veriyor.Taburoğlu, hem sözlük hem de bir deneme gibi okunabilecek bu çalışmasında, yazara ait yaklaşık üç yüz simgeyi otuz alt bölümde birbirleriyle bağlantılı olarak anlatıyor: Akis, âlem, aksülamel, boşluk, çizgi, eşya, fert, hamle, hareket, ışık, kadın, makine, manzara, muhayyile, musiki, plastik, rüya, renk, ruh, şark, şekil, talih, tahkiye, terkip, tesadüf, umum, uzviyet, vicdan, yer, zaman ve zevk.
Tanıtım Metni
Yayın Evi
Doğu Batı Yayınları
Kitap Boyutu
13,50 x 21,00 cm