Avrupa Birliği Perspektifinden Kamu Kesiminde Sosyal İnovasyon - Abdurrahman Taraktaş Dünya çapında sosyal inovasyon kavramı sosyal politika tartışmalarının merkezine oturmaya başlamıştır. Yeni kurumlar, yöntemler ve modeller vadeden kavram, politika yapıcılar, girişimciler ve kar amacı gütmeyen kuruluşların temsilcilerinin ajandalarında gün geçtikçe daha fazla yer edinmektedir. Bu alandaki uzmanlar, iyi tasarlanmış bir sosyal inovasyonun adeta sihirli bir değnek gibi, söz konusu kurumların hizmet sunma biçimlerini değiştireceğini, geliştireceğini, etkisini ve etkinliğini arttıracağını ifade etmektedirler. Hatta çok başarılı olması durumunda toplumun sosyal bilincinde artış ve değişim sağlayarak faydalarını katlayacağını da iddia etmektedirler. Ancak burada ısrarla üzerinde durulan konu sosyal inovasyonun tasarımıdır. Bu nedenle sosyal inovasyona artan ilgiyi neyin yönlendirdiğini detaylı bir biçimde inceleme ve başarı koşulları için hali hazırdaki uygulamaların sonuçlarını analiz etmek önem kazanmaktadır. Sosyal inovasyonun uygulanması konusunda dünya çapında liderliği, nispeten genç ve esnek idari yapısı, geniş mali olanakları, kültür ve eğitim düzeyi yüksek sosyal dokusuyla Avrupa Birliği üstlenmektedir. Ancak Avrupa Birliği’nin sosyal inovasyon konusundaki gayretinin önemli bir nedeni daha vardır. Birlik son mali krizle birlikte gittikçe derinleşen ve yayılan ciddi sosyal sorunlarla karşı karşıyadır. Geleneksel idari yapılar, politikalar ve kamu hizmetleri bu sosyal sorunlara yanıt verebilmekten çok uzaktırlar. Kamu bütçeleri ise krizin etkilerini henüz üzerinden atabilmiş değildir. Bu durum kısıtlı kaynaklarla ciddi sonuçların alınmasını, bu da inovasyonu gerekli kılmaktadır. Artan gelir uçurumu ve işsizlik, marjinalleşme ve sosyal dışlanma, artan suç ve bağımlılık oranları, çocuklarda eğitim sorunları ve yoksulluk, obezite ve diyabet gibi kronik hastalıklarda artış, hızla yaşlanan nüfus ve artan sağlık giderleri, iklim değişikliği ve doğal kaynakların kıtlığı, gittikçe artan ve engellenemeyen göç gibi daha pek çok sorun çözüm beklemektedir. Araştırmalar ve göstergeler, eğer radikal önlemler alınmazsa, bu sorunların ilerleyen yıllarda katlanarak artacağını ortaya koymaktadır. Kamu kurum ve bütçelerinin bu yükü üstlenmeleri ise imkânsızdır. Kamu hizmet sunumunda, yeni teknolojilerle desteklenmiş, kullanıcılar da dâhil olmak üzere tüm paydaş ve sektörleri içine alan, öncelikle sosyal çıktılara odaklanmış sosyal inovasyonların hayata geçirilmesi gerekmektedir. Ülkemizde de sosyal inovasyon konusunun tartışılması son derece yararlıdır. Sosyal sorunlar konusunda gelişmekte olan ülkeler daha kırılgan durumdadırlar. Avrupa’nın karşı karşıya olduğu sorunların önemli bir kısmını, göç sorununda olduğu gibi Türkiye de yaşamaktadır. Sosyal inovasyon adından anlaşılabileceği gibi sosyal bir olgudur. Başarısının asıl belirleyicisi uygulandığı yerin sosyal altyapısıdır. Bir yerde çok başarılı olmuş bir sosyal inovasyon başka bir yerde aynen uygulandığında başarısız olabilecektir. Sosyal inovasyon kavramının ve başarılı sosyal inovasyonların uygulanacakları yerin konseptine uygun hale getirilmesinde, önce akademik olarak disiplinler arası (ekonomi, maliye, sosyoloji, tarih, sağlık, eğitim vs.) bir seviyede çok fazla tartışılması ve daha sonra da çok geniş bir katılımla uygulamaya konulması gerekmektedir. Bu kitapta kamu kesiminde sosyal inovasyon konusu Avrupa Birliği perspektifiyle ele alınmaktadır. Sosyal inovasyon kavramı, önemi ve sürecinin işleyişi hakkında teorik bilgilerin yanı sıra Avrupa Birliği’nce desteklenen sosyal inovasyon uygulamalarına da yer verilmektedir. Kitabın, ülkemizde sosyal inovasyon konusundaki çalışmalara ışık tutmasını ve konuyla ilgilenen herkese yararlı olmasını temenni ederim.
Tanıtım Metni
Yayın Evi
Nisan Kitabevi - Ders Kitapları