Bilinen rakamlarla yaklaşık iki asırdır, 1830'lardan beri, Türkiye dış ticareti açık veriyor. Bunun bir anlamı da ulusal gelirden, bu süre içinde, başka ülkelere kaynak aktarmışız! İhracatımızın, yaklaşık, 2/3'ü ithal ürünlerden kaynaklanıyor. Rekabetçi teknolojik düzeyi yüksek ürünlerin endüstriyel ürünler ihracatı içindeki payı, yaklaşık, %5'ler düzeyindedir. İhraç edilen ürünlerin kat ettiği mesafe, gerilemeye başlamıştır.Dünya Ekonomik Formu verilerine göre, küresel rekabet edebilirlik endeksinde 45. sıradayız. Katma değeri yüksek rekabetçi ürünleri yeterince üretip ihraç edemiyoruz. Küresel pazarlarda, asimetrik bir rekabetle karşı karşıyayız. Bu, biraz da çekirdek uzmanlık, mikro ve makro ARGE bütçelerinin yetersizliğinden kaynaklanıyor. Bunları vb., bilmeyenin olmadığını da düşünmüyoruz. Sıra çözüme ve bu çözümü sağlayabilecek vizyon, amaç monopolizasyonu ve stratejik niyetle mali ve beşeri kaynak ayırmaya gelince, işte, bunu, yeterince, yapamıyoruz. En azından, biz, son otuz yıldan beri, iç ve dış pazarda asimetrik bir rekabetle karşı karşıya olduğumuzu yazıp anlatmaya çalışıyoruz. Sesimizi duyanın olduğunu da sanmıyoruz. Temel de mezar taşına yazdırmış: "Hastayum dedum, inanmadunuz, hastayum dedum, inanmadunuz, ne oldi?" Öldi!Küreselleşme, dünyanın Romalılaştırılması olarak nitelendirilebilir. "Roma'da Romalı olmak" yerine, dünya Roma haline getirilebilirse, herkes Romalı olur. Nitekim 26 ülkede 6500 genç üzerinde yapılan bir araştırmada, bu kişilerin, aynı ürünleri aynı nedenlerle tükettikleri görülüyor. Bir tür "paralel tüketim ve yaşam" söz konusu olmaktadır.Küresel pazarlama, ulusal duyarlılıkların düşük olduğu, pazarlama bileşenleri (ürün, fiyat, dağıtım ve pazarlama iletişimi) stratejilerinin merkezi olarak belirlendiği bir pazarda geçerli olabilmektedir. Bu nedenle reklam, geleneksel medya, sosyal medya, turizm vb. ulusal duyarlılıkların azaltılmasına girişilmektedir!Dünya'da fert başına ortalama "gelir" 1000'li yıllarda 400 dolarmış. Yani o yıllarda, dünya ortalaması düzeyinde gelire sahipmişiz! Dünya Bankası verilerine göre, 2015'te, 195 ülkenin ortalama ulusal geliri, fert başına, 10.000 dolardır. Türkiye'nin fert başına ulusal geliri de dünya ortalaması düzeyinde ve yaklaşık 10.000 dolardır! Bu bin yıllık yolculukta, "az gitmişiz, uz gitmişiz, dere tepe düz gitmişiz" ve aynı gelir seviyesini korumuşuz! "İstikrar" dediğin, böyle olur! Bu sürede, bazıları, bizi, beşe katlamış!2050 yılı dünyası, nasıl bir dünya olacak? Bilen ve anlatan var mı? Doğan çocukların kulağına ezan okunup ad konulurken, 2050 yıllarından ve bugün edinilen borçları ödemesi gerektiğinden söz edilmeli! Rahmetli Barış Manço'nun şarkısındaki gibi, "Sarı Çizmeli Memet ağalarına/Hanım ağalarına," bu hesabı/borçları, yarın ödeyecekleri de hatırlatılmalıdır! Ne demişler? "Adam olacak çocuk, bezinden belli olur!" Söz, "bezden" açılmışken, Brezilya çocuk bezi pazarında, iki küresel marka, üç yıl süreyle fiyat rekabetine girişip fiyatları 2/3 oranında düşürmüş ve yerli rakiplerini pazardan silmişler ve uğradıkları kayıpları da başka ülkelerden sağladıkları kârlarla karşılamışlar!İşte, otuz yıldır, anlatmak istediğimiz de bu asimetrik rekabet ve portföy yaklaşımı! Küresel Pazarlama, bize, küreselleşmenin "yanlış anlatıldığı" gerçeğinden hareketle sizlere, bir ders kitabından öte, "işin" eğrisini değil, olabildiğince, doğrusunu anlatmaya çalışıyor!
Tanıtım Metni