Önsöz Ülkelerin sosyal ve ekonomik güçleri ile eğitim ve kültür seviyeleri arasında güçlü bir etkileşim vardır. Ekonomik kalkınma; sanayileşme, ekonomik ve politik özgürlüğün kazanılması, toplumun her kesimine eğitim olanaklarının sağlanması demektir. Toplumun her kesimine eğitim olanaklarını sunmak için en etkin yollardan biri ise açık ve uzaktan eğitimdir. Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Sistemi (AÖF), ülkemizde toplumun her kesimine bu olanakları sunan ilk ve en önemli kurum olmuştur. 1970’li yıllarda, Anadolu Üniversitesi henüz Akademi iken, Türkiye’de ilk kez bir eğitim kurumunda kitlesel öğretim yapılması amacıyla, açık ve uzaktan eğitimin alt yapısını kurmuştur. 1982 yılında Türkiye’de yükseköğrenimi yeniden yapılandırma amacını öngören 2547 sayılı kanun çıkarılmıştır. Bu kanun hazırlanırken, Eskişehir Akademisi’nin bu başarısı dikkate alınmış ve Türk Eğitim Sistemi’nde bir ilk olarak Açıköğretim Fakültesi Eskişehir’de Anadolu Üniversitesi bünyesinde kurulmuştur. Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi, kurulduğu ilk yıl olan 1982 yılından itibaren günümüze dek büyüyerek, gelişerek, ülke gerçeklerini ve açık ve uzaktan eğitimdeki gelişmeleri takip ederek yükseköğretime yönelen talebin karşılanmasında en güçlü kurum olma özelliğini kazanmıştır. Bilindiği gibi, Beşeri Sermaye’nin toplumların sosyoekonomik olarak büyümesinde, gelişmesinde ve yapısal değişiminde en az fiziki sermaye kadar önemli olduğu anlaşılmıştır. Beşeri sermayenin en önemli bileşeni eğitimdir. Eğitim düzeyi arttıkça beşeri sermayenin nitelikleri de artmaktır. Ancak beşeri sermayenin niteliğini arttırmak yaşam boyu eğitim ile mümkündür. Günümüzde gerek eğitim politikalarının yaşama geçirilmesinde, gerekse toplumsal gelişmenin sürdürülebilmesi için gereken yaygın yaşam boyu eğitim hizmetlerinin yürütülebilmesinde açık ve uzaktan eğitimin ne denli önemli olduğu çok iyi bilinmektedir. Yaşam standardının yükseltilmesi, sosyal eşitsizliklerin azaltılması, yükseköğretimde fırsat eşitliğinin yaratılması gibi konularda açık ve uzaktan eğitim ile yaşam boyu eğitim iki önemli etken olmaktadır. Öte yandan, ülkemiz açısından yükseköğretimde fırsat eşitliğinin yaratılması konusunda, artan nüfus, tutukluluk hali, ekonomik imkânsızlıklar, hâlihazırda çalışıyor olma gibi faktörlerin yanında, Türkiye’de kadın olma ve özürlü olma faktörleri dikkate alındığında açık ve uzaktan eğitimin önemi daha de net anlaşılmaktadır. Bugün iktisatçıların yanı sıra, politika belirleyicileri ve uygulayıcıları arasında da beşeri sermayenin kalitesini arttırmanın yolları tartışılmaktadır. Ülkenin eğitim politikalarına yön verenler beşeri sermayenin niteliğini göz önünde tutmak ve o yönde politikalar üretmek zorunda olduğunun bilincinde olmalıdır. Ülkelerarası gelir ve üretim düzeylerindeki farklılıkların nedenleri ve sonuçları açısından beşeri sermaye ve eğitimin etkisi çok büyüktür. Nitelikli insan gücü, bilindiği gibi, eğitim yoluyla insan ve bilgi ikilisinin oluşturulması sonucunda ortaya çıkar. Bu ikili, uzun vadede ancak yaşam boyu eğitim ile açık ve uzaktan eğitimin katkısıyla oluşur. Türkiye’de 1982 yılından bu yana Anadolu Üniversitesi açık ve uzaktan eğitim ile ülkenin nitelikli insan gücüne olumlu yönde ve sürekli katkı sağlamaktadır. Ülkenin ekonomik performansı açık ve uzaktan eğitimde Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi öğrenci başarısını etkilediği Berberoğlu’nun (2010) bu konuda yapmış olduğu çalışmasında belirtilmiştir. Ancak buna ek olarak, “Türkiye’nin sosyoekonomik durumu açık ve uzaktan eğitime olan talebi nasıl etkilemektedir?” ve “Ülkenin demografik yapısı, istihdamı, eğitim ve sağlık hizmetleri, refahı, sanayisi, mali ve finansal sistemi açık ve uzaktan eğitime olan talebi ne yönde etkilemektedir?” soruları da cevaplanması gereken önemli diğer konular olarak ortaya çıkmıştır. Sözü edilen bu soruların cevaplarını bulabilmek için bu kitabın yazarlarından oluşan bir ekip kurarak ‘İllere Göre Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne Yönelen Talebin Sosyoekonomik Perspektifte Analizi’ isimli bir BAP ölçütleri kapsamında proje yapmanın yararlı olacağı düşüncesiyle Anadolu Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Komisyonu’na başvurduk. Başvurumuzun kabulü sonrası araştırmaya başlarken, öncelikle bu soruların tüm ayrıntılarıyla incelenmesi ve cevaplanmasını amaçladık. Bu nedenle çalışmamızda yukarıdaki iki soruyu temel alarak, Türkiye’deki eğitim-ekonomi ilişkisini göz önünde bulundurduk ve illerin sahip olduğu sosyoekonomik koşulların Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Sistemi’ne yönelen talep üzerindeki etkisini değerlendirdik ve analizini gerçekleştirdik. Bu çalışmada önce Açıköğretim Sistemi’ne yönelen talebi ölçebilecek il düzeylerinde değişkenler belirlenmiştir. Bunlar ÖSYS yeni kayıt, ÖSYS ek yerleştirme, dikey geçiş, lisans tamamlama, ikinci üniversite, kayıt yenileten, yeniletmeyen ve toplam öğrenci sayılarıdır. Bu değişkenler kapsamında Açıköğretim Sistemi’nin illere göre genel bir öğrenci profili çıkarılmıştır. Bu veriler bölgesel yapılar çerçevesinde değerlendirilmiştir. Daha sonra Açıköğretim Sistemi’ne yönelen talep ile ilgili olabilecek sosyoekonomik değişkenler il düzeyinde belirlenmiştir. Açıköğretim Sistemi’ne ait değişkenlere ve tüm sosyoekonomik değişkenlere çok değişkenli istatistiksel analizler uygulanmıştır. Sistemin il düzeyinde benzerlik ve farklılıkları oluşturularak ve bu bölgesel yapılanmanın kendine özgü yapısı olup olmadığı Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflaması (İBBS) (3. Düzey) kriterleri ile karşılaştırılarak tartışılmıştır. Açıköğretim Sistemi’ne ait veriler ile sosyoekonomik değişkenler arasında regresyon analizleri ile ilişkiler aranmış ve istatistiksel açıdan anlamlı doğrusal ve doğrusal olmayan modeller türetilmiştir. Ayrıca değişkenler arası korelasyon ilişkileri göz önünde tutularak yol (path) analizleri kullanılarak ve böylece yapısal eşitlik modelleri oluşturulmuştur. Bugüne kadar Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Sistemi ile Türkiye’nin Sosyoekonomik durumu ile ilgili yapılan birçok çalışmada, genellikle öğrencilere bazı anketler uygulanmış ve bu anket verileri çoğunlukla betimsel amaçlı istatistik kapsamında incelenmiştir. Bu anketler her bir öğrencinin sosyoekonomik durumunu ifade eden sorular da içermişlerdir. Kullanılan metodolojiler ise genellikle tablo, grafik gibi betimsel istatistikler kapsamında kalmış ve gereken yoğun istatistiksel nalizler uygulanmamıştır. Bu kitaptaki çalışmalarda konuya ülke gerçeğini göz ardı etmeksizin bir bütün olarak bakmanın yanı sıra, Açıköğretim Sistemi’ne yönelen talep sosyoekonomik bağlamda il düzeyinde de değerlendirilmiş ve ayrıntılı veri setimize uygun olan özellikle çok değişkenli istatistiksel teknikler ve regresyon analizi gibi tümevarımsal amaçlı istatistikler kullanılarak analizler gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmaları sürdürürken edindiğimiz tüm bilgileri ve yaptığımız analizlerin tümünü makaleler biçiminde ve düzeyinde yayınlamak mümkün olmadığı için, bu projede sarfedilen gayretler ile edinilen bilgiler çerçevesinde daha fazla ayrıntı ve detaya inerek kitaplaştırmayı uygun bulduk. Bu nedenle, Kitabımızda derlediğimiz bilgi ve değerlendirmelerimizle birlikte çok değişkenli istatistiksel teknikleri kullanarak yaptığımız analizlerin ayrıntılarını ve sonuçlarını derli toplu bir biçimde sunmaya çalıştık. Nitekim Proje Ekibi olarak bu güne kadar proje çıktıları biçiminde yayınladığımız; Biri SSCI tarafından, öteki Üç Tanesi Uluslararası Alan İndekslerince ve TUBİTAK-ULAKBİM tarafından Taranan Dergilerde, tümü İngilizce yayınlanmış olan Dört Makalede ve Proje Gelişme Raporlarında fazla ayrıntıya kaçmamak amacıyla aktaramadığımız birikimimizi bu yolla yayınlayabiliyoruz. Bu projenin arka planında çok uzun zaman harcadığımızı, bilgisayar karşısında hiç mübalağasız yüzlerce istatistiksel model ürettiğimizi söyleyebiliriz. Bunları ne kadar titizlikle değerlendirdiğimizi ve içlerinden seçim yaparken birçok istatistiksel varsayımı ve kriteri göz önünde bulundurarak karar verdiğimizi bu kitabı bir bütün olarak okuduğunuzda daha iyi anlayacaksınız. Bunların tümünü bu kitaba şu an sığdıramadığımız gibi, zamanında makalelere sığdırmak da mümkün olmadı. Hakemlerin farklı bakış açıları, dergilerin yazım kurallarına ilişkin kısıtlamalar, proje kısıtları gibi nedenler bizi yıldırmadı. Bizim için herşeyden önce önemli olan, bu projede yaptığımız istatistiksel çalışmalarda veri setimize en uygun analiz tekniklerini seçerek sosyal ve beşeri bilimler alanında orijinallik taşıyan yöntemlerle önemli gerçekleri ortaya koyabilmek ve bu alanda otorite olmuş ya da olacak okuyucuların algısına ve beğenisine bunları sunabilmek ve ayrı bir perspektif ile konuyu irdelemek idi. Bizim bu çalışmadaki çabamız ve iddiamız, yıllar içinde de okuyucu nazarında kalıcı olabilmek ve yıllar sonra bile bu çalışmaya baktığımızda gurur duyabilmektir. Editör: Doç. Dr. Bahar Berberoğlu
Tanıtım Metni
Yayın Evi
Nisan Kitabevi - Ders Kitapları
Kitap Boyutu
16,00 x 24,00 cm