GÖKTÜRKLER 568 sayfa Türk’üm hey! Ne kutlu bir adla adlandırmış Tanrı seni! Adınla övmüş ki övünesin diye! Ne bekliyorsun, övün, hey! Gök, sen övünesin diye, yüceliklerde! Yer senin övüncünle ıduk! Güneş senin övüncüne tanık! Ay senin övüncünle uyanık! Hüküm Tanrı’nındır hey! Ki Tanrı seninledir… Eline yay, kargı, kılıç… Binmeye Gök köklü at… Keçeden yurt… Uyasın diye, töre… Başına ulu kağanlar… İzinde yürümeye Bozkurt… Ey Türk titre, özüne dön ve acunu tut! Ata oğlu ataç doğar. Ana kızı anaç doğar. Türk’ten Türk… Bozkurt’tan bozkurt doğar! METE HAN 648 sayfa “Hunlar; Gök’ün gururlu çocuklarıdır!” Hunlardan söz ederken, böyle yazmaktadır, kadim Çin tarih kaynakları. Mete Han, “Gök’ün gururlu çocuklarını” yüksek ülkülere taşıyan, onlara, “Acuna egemen olma” düşüncesini aşılayan hakandır. “Tam yirmi altı devlet aldım! Yirmi altı budun üzerine han oldum!” diyerek belirtmiştir bu düşüncesini. “Bütün yay çeken budunları Hun yaptım!” diyerek, birleştirici bir Türk milliyetçiliğinin ilk tanımını yapmış, TURAN’ı gerçekleştirmiştir. Büyük Hun İmparatorluğu’nu kuran Hun Hakanı Mete Han’ın görkemli yaşamını anlatan, tamamen tarihi gerçeklere dayanılarak yazılmış bu roman, Kadim Türk Tarihi’nin çok önemli bir dönemine ışık tutmaktadır. Gök Tanrı’nın Buyrukçusu ATİLLA 752 sayfa Avrupa Hunlarının Başbuğu Atilla, bütün acunun bildiği, tanıdığı, anlattığı ve andığı az sayıdaki ulu kişilerden biridir. Onu unutulmaz kılan, başarıları ve eşsiz özellikleridir. Bir çağ onunla değişmiş, budunlar doğmuş, yurt tutmuş, ad almış, öğrenmiş ve savaşmışlardır. Atilla Tanhu acuna düzen verme yetisini göstermiştir. Onun adından söz edenler, üstün özelliklerini şöyle sıralıyorlardı: Usculdur. Öngörülüdür. Bilir. Görür. Danışır. Anlatır. Öğretir. Sözünü tutar. Savaşçıdır. Güçlüdür. Durdurulamaz. Yenilmez. Baş eğene kıymaz. Güçsüzü ezmez. Yargulu ve ertürme duygusu yüksektir. Asla unutmaz. Onun için yapılacak en güzel benzetme: “Kararlı bozkurt, kan izinde değerlendirir düşüncelerini.” Bir Ulu kişiyi anlatmanın zorluğuyla yazıldı bu destan. Destancı, elinden geleni yaptı! OSMAN BATUR 672 sayfa “Ben bu toprakları terk edip kaçamam. Bu bana yakışmaz. Osman Batur ölmekten korktu, canını vermekten korktu, kaçıp kendini kurtardı, budununu, yurdunu, kavgasını, ülküsünü terk etti, dedirtmem. Ben bu topraklarda doğdum. Öleceksem yine burada, bu topraklar için öleceğim. Yaşamak için kaçmak bana yakışmaz. Bana uymaz. İnancıma, imanıma, Türklüğüme ters gelir. Ben bu topraklardan başka yerde zaten yaşayamam. Canım sağ kalsın diye budunumu terk edersem, yurdumu terk edersem, kimsenin yüzüne bakamam. Utanırım. Kahrederim. Ölsem daha iyidir. Beni siz vurun. Çekin silahınızı öldürün ama bana kaçmaktan söz etmeyin. Baş eğmekten de söz etmeyin. Ben gitmeyeceğim. Biliyorum işimiz çok zor. Biliyorum başarmamız çok zor ama ben savaşmayı, son kurşunumu bile Çinlilere sıkmayı seçeceğim. Kimseyi kalmaya zorlayamam. Kimseye benimle birlikte ölün, diyemem. Kim gitmek isterse gitsin. Kim başka bir yurt tutmak istiyorsa varsın tutsun. Kimseyi ayıplamam. Kimseye küsmem, kızmam. Bu bir seçimdir. Ben kimsenin yerine yaşayacak değilim. Kimse de ben dedim diye ölmesin. Önce Tanrı’dan, sonra kul hakkı geçmesinden korkarım. Ben Urumçi’ye de gelemem. Yurt dışına da gidemem. Çocuklarım, oğullarım, kızlarım gitse, hepiniz gitseniz, bir başıma da kalsam, ben gidemem.” Osman Batur… Destancı, daha güzelleri, daha uluları, daha başkaları yazılsın dilemektedir. Kendi yazdığı en kötü, en eksik, en az olsun, Ulu Osman Batur Han’ı en güzeli ile anlatan daha üstün destanlar yazılsın dilemektedir. Baş Eğmeyen Gök Soylu Hun Hakanı ÇİÇİ HAN 712 sayfa Çiçi Han… Baş eğmedi. Hiçbir güç onu özgürlüğünden vazgeçiremedi. Çin’e bağlanmayı reddetti. Kandaşı Hohanyeh Han ise Çin’e bağlanmayı onursuzluk saymamıştı. Çiçi Han ona karşı çıktı, savaştı. Sonrasında… Atası Mete Han’ın izinde çizmeye çalıştı yazgısını. Onun düşlerine tutundu. Önce günbatısına yönelecek, ordu toplayıp güçlenecek ve kutlu başkent Ötüken Yış’ı geri alacaktı. Günbatısını yeni bir ülkü olarak sundu budununa. Acuna bakışını ve göç yönünü değiştirdi. Yerleşip tutunmak, kök salmak ve bir daha yerinden kopmamak adına bir kale yaptırdı. Düşleri uğruna büyük bir adım daha atmıştı ancak… Çiçi Han’dan çok korkmuştu Çin. Çin, gündoğusunun en ucundaydı. Çiçi Han ise devletini günbatısında kurmuştu. Şayet güçlenirse, gündoğusuna döner ve Hunlar için yeni bir Mete Han dönemi başlatabilirdi. Destanları Hunlar yazardı. Çin ise bu destanlardan korkardı. Bir destanla başlamıştı her şey! Bir koca budun, varoluş nedenini bu destana bağlamıştı. Çiçi Han yeni bir destan oldu düşleriyle. Budunu, bu destana tutundu. Bugün bu toprakları yurt tutuyorsak ve özgürsek, Baş eğmeyen Çiçi Han’ın destanı yazıldığı içindir! ENVER PAŞA’NIN ROMANI 679 sayfa Bir bölge adı değildir TURAN. Türklerin ortak yurdunun adıdır. Sınırları, Türklerin yaşadığı yerlerden geçer. Her yerden. Dünyanın bir yerinde, bir tek Türk yaşıyorsa, orası TURAN toprağıdır. TURAN’ı bir coğrafya ile sınırlamak mümkün değildir. TURAN’ı sınırlamak mümkün değildir. Sınırlanınca büyüsü bozulur. TURAN, düştür. TURAN, olmazların ardına düşmektir. TURAN, uğruna savaşmaktır. TURAN, düşsel sınırlar kavramı içindeki düşsel bir birliktir. Bütün TÜRKLERİN bir olduğu, tek devlet olduğu... Düşünmesi de zordur, inanması da... Ancak bir kez inanınca, başka düş görmez olur bu düşe tutulanlar. TURANCI, düşsel gücü yüksek olan kişidir. Umutları sonsuz olan kişidir. Tükenmeyen, yılmayan, yıkılmayan, yorulmayan, dönmeyen kişidir. TURANCI kişi, üstün kişidir. TÜRK, TÜRKÇÜ olur. Ağır ağır damarlarına dolar TURAN ülküsü. Sonunda aşık olur kalır bu ülküye. Ulaşmak için var gücü ile çırpınır. Ulaşamazsa, uğrunda ölür! Bu bile güzeldir! ENVER PAŞA, TÜRKLÜK ve TURAN düşünün tutsağı olan bir kahramandı. Kahramanlık ENVER PAŞA’ya çok yakışıyordu. DESTANCI, kahramanları yazmayı sever! DESTANCI, er kişileri anlatmak için yaşıyor! DESTANCI, Kahraman ENVER PAŞA’yı anlattı!
Tanıtım Metni
Yayın Evi
Panama Yayıncılık
Kitap Boyutu
13,50 x 21,00 cm